İtikadi Mezhepler

İnanç mezhepleri, kader, insanın kendi âmellerinin yaratıcısı olup olmadığı ve buna bağlı olarak sorumlu tutulup tutulamayacağı, Allah'ın sıfatlarının kendisinin aynısı mı, yoksa ondan farklı mı olduğu, Kur'an-ı Kerîm’in yaratılmış olup olmadığı gibi bu ve benzeri sorulara cevap arama çabalarının sonucu olarak ortaya çıkmış din felsefesiyle ilgili mezheplerdir. İslâm Peygamberi Muhammed’in zamanından sonraki dönemlerde teolojik tartışmalar ilerlemiş, İslâmî uygulama ve anlayış geliştirmede Kur'an ve Peygamber Muhammed’in sünneti yeterli görülmeyerek kıyas ve içtihad gibi yöntemlerle problemler çözülmeye çalışılmıştır. İslâm toplumunda daha önceleri bir inanç konusu olarak ele alınıp tartışılmamış olan kader konusu, Hicrî birinci yüzyılın son çeyreğinde tartışılmaya başlanmıştır. Bu tartışma ve fikri genişlemenin yanında siyâsî sorunların i'tikadî yansımaları i'tikadî mezheplerinin doğumunda önemli rol oynamıştır. Örnek olarak büyük günah işleyenin durumu hususu verilebilir. Ortaya çıkan siyâsî mezhepler farklı i'tikadî temellere dayanmış, Ehl-i Sünnet içinde de çeşitli i'tikad mezhepleri meydana gelmiştir.
ŞİA
Hz. Ali’nin Hz. Peygamberden sonra nass ve tayinle imam olduğuna inanan, imametin kıyamete
kadar onun soyuna ait olduğunu ileri süren, bu imamların masum olduklarını iddia eden topluluklara
Şia denir. Şiiler, imamet konusunu inanç esaslarından biri olarak kabul ederler. Onlara göre imamet
konusu hem ayetlerle hem de Hz. Peygamberin vasiyetiyle sabit olmuştur ve her ikisi de Hz. Ali için
gerçekleşmiştir.
HARİCİLİK
Müslümanlar arasında ortaya çıkan ilk itikadi fırka Haricîliktir. Sıffin Savaşı’nda Hz. Ali’yi destekleyen bir grup, savaşın sonlarında gündeme gelen Hakem Olayı ile birlikte ondan desteğini çekerek ayrılmıştır. Haricîler, “Lâ hükme illâ lillâh” (Hüküm yalnızca Allah’a aittir.) sloganıyla ortaya çıkmış, hakem kabul ettiği için Hz. Ali’yi de reddetmiş ve daha sonraları itikadi bir boyut kazanmış bir gruptur. Bu olayın devamında kendi aralarında da siyasi ve itikadi birçok konuda ihtilafa düşerek çok farklı fırkalara ayrılmışlardır.
MUTEZİLE
İslam toplumunu derinden etkileyen iç savaşlar ve
savaşlarda ölenlerin durumları gibi konularla ilgili yapılan
tartışmalar sonucu ortaya çıkan fırkalardan biri de
Mu’tezile’dir. Hasan Basri’nin ilim meclisinde iç savaşa
katılanlar ile büyük günah işleyenlerin durumları tartışılırken
Vasıl bin Ata büyük günah işleyenlerin ne mümin
ne de kâfir olup ikisi arasında bir yerde oldukları fikrini ileri sürerek Mu’tezile’nin ilk temellerini atmıştır.
MATURİDİLİK
Akaid konusunda İmam Maturidi’nin görüşlerini benimseyenlerin oluşturduğu ehl-i sünnet mezheplerinden
bir diğeri de Maturidilik’tir. Maturidi mezhebi, dinî konularda nakli öne çıkaran Selef ile aklı
öne alan Mu’tezile arasında orta bir yolu tercih etmiştir. Bunun için de akaid alanında ayet ve hadislerle birlikte dinin anlaşılması için aklı da bir temel olarak kabul etmiştir.
EŞARİLİK
Ebu’l-Hasan el-Eşari’nin itikadi konularla ilgili görüşlerini benimseyenlere Eşariye denilmiştir.
Ehl-i sünneti meydana getiren mezheplerden biri Eşariliktir. Gazali ve Fahrettin Razi gibi âlimler
Eşarilik’in temel görüşlerini benimseyerek yazdıkları eserlerle bu mezhebin geniş bir şekilde yaygınlaşmasını sağlamışlardır.